Nil Madi 24 Ocak 2021 922 Psikoloji

"Yapmalıyım" deyip de yapmadıklarımız: Procrastination’ın ötesi Akrasia

"Ardına geçebilmenin tek yolu içinden geçmektir." demiş Robert Frost.

Hepimiz zaman zaman bazı şeyleri erteleriz, yapmamız gerektiğini düşünürüz, ama bir türlü yapmayız, anlam veremediğimiz bir engel oluştururuz.  "Yapmalıyım" duygusu bir türlü “yapıyorum”a dönüşmez, harekete geçemez, bizi olduğumuz yerde bırakır, ilerletmez.  

Bu duruma binlerce yıl önce Yunanlı filozoflar bir isim koymuşlar: "akrasia". Yunancada emir, komuta eksikliği anlamına geliyor. Bazı kaynaklar kontrol eksikliği veya yetersizliği olarak da tanımlıyor. Kendimiz için yararlı olacağını düşündüğümüz bir eylem ile ilgili "yapmalıyım" duygu ve düşüncesi ama yapmaya karar vermemek, pasif kalmak, aksiyona geçmemek.

Bir başka deyişle, "yapmalıyım" deyip de yapmamak için elimizden geleni yapıyorsak, sürekli engelliyorsak kendimizi, yaşadığımız şey akrasia.

Procrastination’dan yani ertelemekten biraz daha farklı bir durum. Procrastination / erteleme eyleminde, bir işi yapmaya karar veriyoruz, hatta bir deadline da var ama bilinçli veya bilinçsiz geciktiriyoruz – bir karar verme durumu mevcut. Yani günlük to do listteki işlerden biri toplantı daveti atmak ise, bu toplantı davetini saatlerce atmayıp başka işlerle saatleri geçiriyorsak; bu procrastination.

Akrasia ise daha derin.

Patates mi, pilates mi? Kendi işini kurma hayali mi, kendi işini kurmayı denemek mi? Yeni bir iş mi, mevcuda devam mı? Huzursuz evliliğe devam mı, boşanmak mı? İkilem olarak da karşımıza çıkabilir. “Evet, bir şey yapmalıyım, bunu yapmalıyım” diyip yapmaya direnmek eşittir akrasia.

Birçok nedeni olabilir (bu noktadan itibaren “siz” dilini kullanacağım):

  • Ne istediğinizi bilmiyor veya tanımlayamıyor olabiliriz.
  • Eyleme geçmenin, ulaşmak istediğiniz nokta ile bağlantılı olmadığını düşünüyor olabilirsiniz.
  • Elde edeceğiniz sonuç veya eylemin kendisi sizin için anlam taşımıyor olabilir.
  • “meli, malı” başkaları tarafından pişirilip önünüze konmuş olabilir.
  • Başarıya ulaşma ihtimalinizin çok düşük olduğunu düşünüyor olabilirsiniz.
  • Demir eksikliğiniz olabilir, motivasyon, heyecan ve enerjiniz eksik olabilir (gördüğünüz gibi birçok neden sıralayabiliriz).

Peki ne yapabilirsiniz?

Birçok strateji var elbette, ben ilk adıma dikkat çekmek istiyorum.

İlk adım: kök nedeni bulmak ve anlamak. Durup düşünmek, engeli tanımlamak. Yukarıda yazdıklarımı yaşıyor olabilirsiniz veya bambaşka bir neden de çıkabilir. Nedeni ve engeli anlamadan harekete geçmek zor. Nedeni tanımladıktan sonra sıfır noktasında kalıp kalmamak, karar ver(ebil)mek için adım atmak daha kolay olacaktır. Evet, ardına geçebilmenin tek yolu içinden geçmektir. Ama önce yola çıkma niyetinin oluşması, niyetin de yola çıkma eylemine dönüşmesi lazım. O nedenle “neden” yani “engeli” tanımlamanın önemini vurgulamak istedim. Nedeni tanımlayamıyorsanız, bir uzmandan destek almak faydalı olabilir.

Paylaş: